Hayata asılı yaşam


Hayat çok entrasan. Onu böyle yapan şey ise bilinmezliği. Gelecekte (ister yakın olsun ister uzak) neler olabileceği konusunda en ufak bir fikrimiz bile yok. Sadece beklenti ve temenniler üzerine kurulu bütün hayatlar. Geçmişte olan şeylerin -ki bunlar en sıradan şeyler de olabilir, gelecekte de aynı şekilde yaşanacağına dair garip bir duyguyla yaşıyoruz hayatı. Yarın da işe gideceğiz, aynı şeyleri yapacağız, eve gideceğiz, yemek yiyeceğiz, Tv seyredeceğiz, sevişeceğiz, uyuyacağız vs vs. Kimisi okuluna gidecek, kimisi işe, kimisi ise hiç bir yere. Ama hep daha önce yaptıklarımızın aynısı yapacağız. Hayattan beklentimiz ise bu işte. Yarın da, öteki gün de, ondan öte ki gün de aynı şeyleri beklemek. Fakat bu sadece bir beklenti oluyor çoğu zaman. Hayatın sürekli süprize açık yönü bizim ayakta kalmamızı sağlıyor. Belki çoğu zaman hiç bir süpriz yaşamadan yaşanıyor hayatlar ölene kadar. Evden çıktından itibaren neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Tahmin bile edemiyoruz orası ayrı. Yaşam boyunca yaşadıklarımızı bu süprizlerle ikame ediyoruz sanki. Geçmiş bir tarafımızda kalırken önümüze hep onunla bakıyoruz bilinç altımızda. "Böyle olmuştu yine böyle olacak". Çalışıyoruz, aşık oluyoruz, okuyoruz, ama hep aynı beklenti nedeniyle oluyormuş gibi. Ya da olması lâzımmış gibi sanki. Olmasın bence...

Hiç yorum yok: