Moda İstanbul'da bir semt adıdır benim için...

80'li yılların ortaları. Lise yılları. Ülke büyük bir travma atlatmış. Bu travmadan az çok etkilenen çocukların ilk gençlik dönemleri. Akıllarda kalan çok şey var ama o giydiklerimiz neydi arkadaşım öyle ya...

Şalvar kot pantalon : Lee Cooper marka. Dizlerinize vurarak uvıkkk uvıkkkk li kupırrrrr diye bağırmalısınız. Reklamı öyleydi çünkü.

Beyaz havlu çorap : Pantalonun paçaları özenle kıvrıldıktan sonra mutlaka beyaz çorabınız içeriden gözükmelidir.

Kazağı pantalon içine sokma : Evet. Yaptık biz bunu.O kalın kazakları pantalonlarımızın içine soktuk. Altta şalvar kot, içinde kazak ve o kazağın üzerinden sarkan altın kolye.

Perma : Kızların %90 gibi bir oranının saçları permalıydı. Bir de o saçları garip tokalarla kafalarının tepesine doğru deli gibi gerdirerek toplarlardı. (Serpil Çakmaklı modeli). Bir kız arkadaşımın kulak üstündeki saç dipleri yara olmuştu bu yüzden.

Büyük küpeler : Nasıl taktınız onları siz ya? O kadar büyüklerdi ki o neslin bayanlarının hepsinin kulakları kocamandır.

Kareli ceket : Bunun başka bri adı vardı ama unuttum ben şimdi. Pileli kumaş pantalonun üzerine kazak (içine sokulmuş) onun üzerine de bu ceket. Ama en önemli ayrıntı ceketin kollarını dirseklere kadar sıyrılmasıydı.

Timberland : O zamanların en iyisi. Üzerinde bir ya da iki tane püskülü olacak ve ayakkabının üzerinden beyaz havlu çorap görünecek.

Saç traşı : Yan taraflar sıfır numara, üstlere hiç dokunulmayacak. Ağaçkakan modeli. Bir keresinde Bolu'ya anneannemlare gitmiştim. Berbere gittik bayram traşı için. Amcaya "jöle var mı?" diye sordum "O ne ki?" demişti bana. Jöleyi bilmeyen berber vardı o zaman düşünün.

Bu liste uzayıp gider tabi ki. Bizim nesil yüzyılın en kötü modasına denk gelmiştir. O yüzden 1970 civarlarında doğan insanların çoğunda lise zamanlarına ait fotoğraf bulamazsınız. En azından benim yok...

Hiç yorum yok: