Uzak akıl

Yaşadığımız hayat boyunca sayısız karar vermek zorunda kalıyoruz. Öncesinde bazen uzun uzun düşünüyoruz, bazen de sadece duygularımızla hareket ediyoruz. Verilen en zor kararın her zaman en doğrusu olduğunu düşündüm şimdiye kadar. Ama hayat her seferinde bizlere bir başka yüzünü gösteriyor. Hiçbir zaman salt doğru diye bir şey olmadığını yüzümüze vura vura öğretiyor. Gittikçe sıkışmış hissediyorum kendimi. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu düşünmekten vazgeçeli çok uzun zaman oldu. Kaç kişilikli bir hayat yaşadığımı da düşünmüyorum artık. Yanlış anlaşılmakla hiç anlaşılamamak arasında sürekli bir tercih yapmak zorunda bırakılıyorum. Kendimden haber alamıyorum ne zamandır. Merak da etmiyorum açıkcası. Doğru ve yanlış yoksa ne var peki? Hayatı yorumlayışımız var kendimize göre değil mi? Bir başkası ile bu yorum uyuşuyorsa "doğru", uyuşmuyorsa "yanlış" diyoruz karşılıklı olarak. Bu yorumlar bir çoğunluk haline geliyorsa ortaya geleneksel bir doğru ya da yanlış çıkıyor. En son verdiğim kararı doğru zannetmem belki de bu yüzden. Artık ne gücüm kaldı, ne de bunu yorumlayacak aklım.  

Hiç yorum yok: